Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, yeni CHP’deki ihaneti Atatürk ve cumhuriyet maskesi takanların neler yaptıklarını, yeni CHP’nin niçin girdiği tüm seçimleri kaybettiğini turkiyesiyaseti.com’a anlattı. Yılmaz, ihanetin perde arkasını araladı.Öztürk Yılmaz, ”Cumhuriyet rejimi nasıl yıkıldı? Kemal Kılıçdaroğlu neden sürekli kaybediyor? Niçin CHP’nin başına getirildi? Muharrem İnce ise kaybetmek için aday gösterildi’’ görüşünü ileri sürdü. Yılmaz, iktidar ve muhalefetteki siyasiler ile medyadaki FETÖ’cülerin birbirileriyle paslaştıklarına da dikkati çekti.
İşte tarihe ışık tutacak açıklamalar, Öztürk Yılmaz anlatıyor:
‘’15 Temmuz darbe girişimi olduğu akşam Kemal Kılıçdaroğlu, darbeyi kınamadan beni İstanbul Havaalınında aniden bırakarak, birileri tarafından götürülüp saklandı. Daha sonra hiç vakit kaybetmeden darbeyi hemen televizyonda kınadım. Darbeyi ilk kınayan siyasetçiyim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önce darbeyi kınadım!Daha sonra Kılıçdaroğlu’na zor bir şekilde telefondan ulaşarak çık derhal darbeyi kına dedim. Sonuçta biz demokrasiye inanan insanlarız darbe gerçekleşirse hepimizi içeri atarlar. Eğer darbe gerçekleşmezse; o zaman darbeyi kınamadığın için insanların içine çıkamazsın dedim. O sırada, annem telefonla beni arayarak; darbeyi hiç kimse kınamadı bir tek sen kınadın. Başına bir şey gelir aman dikkat et dedi. Darbe gecesi geç saatlerde, Gül darbeyi kınadıktan bir süre sonra Kılıçdaroğlu çıktı darbeyi kınadı.
İlk ihaneti darbe gecesi yaşadım
Olay buradan başlıyor. Ben ihaneti yaşadım gözlerimle burada gördüm. FETÖ’nün planladığının anlaşıldığı darbeden önce, 14 Temmuz’da CHP’nin dış politika strateji belgesini açıklamak için, Kılıçdaroğlu’yla İstanbul’a gelmiştim. Beni İstanbul’a kendisi davet etti. Oysa bu belgeyi Mayıs ayında hazırlamıştım. Ve bu belgeyi Ankara’da açıklamam lazımdı. Kılıçdaroğlu, 14 Temmuz’da beni İstanbul’a niçin götürdü? Anladığım kadarıyla FETÖ darbe girişimi yapacak, ne olur olmaz diye yanımda Atatürkçü birisi olsun diye beni İstanbul’a götürdü. Bu belgeyi Mayıs ayında hazırlamışım, bunun açıklanacağı yer Ankara olsa gerek üstelik bu belgenin açıklanması sürekli ertelendi.Darbeden sonra iki gün geçti, Kılıçdaroğlu’nda moral sıfır. Cumhurbaşkanı Erdoğan darbeye karşı insanları topluyor, Kılıçdaroğlu yine bu mitinge gitmek istemedi. Oysa tüm siyasi liderler bu mitinge katılacaklarını açıklamışlardı. Yine Kılıçdaroğlu’nu ikna ederek bu Erdoğan’ın olayı değil diyerek o alana (İstanbul Yenikapı’da düzenlenen darbe karşıtı miting) gönderdik.Yenikapı’daki mitinge katıldıktan kısa bir süre sonra bu sefer 15 Temmuz’a kontrollü darbe tiyatro dedi. Daha sonra CHP’de mağdurlar komisyonu kurdu. Parti darbe sırasında tutuklananlara yardım etmek için bu çalışmayı başlattı. Darbede tutuklananların yakınları
chp Genel Merkezini bastı. Tutuklananların içlerinde mutlaka suçsuz olanlar da vardır. Buna bir itirazım yok ama belli ki FETÖ yönetiyor bu organizasyonu, bu ortaya çıktı.Mağdurlar komisyonu yetmedi, bu sefer Berberoğlu için adalet yürüyüşü yaptı. Berberoğlu’na belgeyi kim vermişti? Tahminimce, belgeyi Kılıçdaroğlu’na birileri teslim etmişti .Ucu kendine dokunacağı için Berberoğlu belgeyi kimden aldığını açıklamasın diye birden adalet yürüyüşünü başlattı.
Erken seçime gidelim Erdoğan rejimi değiştirecek diye uyardım
Adalet yürüyüşü sırasında, İstanbul Maltepe’de kendisine, çık erken seçimi açıkla önerisini gündeme getirdim. İktidar zayıfladı, tam zamanı eğer erken seçim olmazsa Erdoğan referanduma gidecek anayasayı, rejimi değiştirecek, tek adam rejimine geçecek dedim. Ancak kendisi, biz bunu değerlendirdik uygun görmedik şeklinde tuhaf bir açıklama yaptı. Kiminle görüşmüştü ve niçin uygun bulunmamıştı maalesef öğrenemedim.
Dediğim çıktı bir süre sonra anayasa değişikliğini Erdoğan gündeme getirdi
Kısa bir süre sonra nitekim anayasaya değişikliğini Erdoğan gündeme getirdi. Bu sırada CHP MYK’sı ise hayır diyecek kız çocuğunun giyeceği tişörtün kolları uzun mu yoksa kısa mı olsun konusunu 15 gün boyunca tartıştı. Burada Kılıçdaroğlu’nun kaybetmek isteği bir kez daha net bir şekilde anlaşılmış oldu. Rejim değişecek, biz partide kız çocuğunun tişört tartışmasını yapıyoruz hem de 15 gün olacak iş değil.
Sokağa inelim dedim kabul etmedi
Ben kendisine tekrar, bizim sayımız Mecliste az bunu (referandumu) Mecliste önleme şansımız yok. Her halükarda bu referandumla halka gidecek geç kalmayalım hemen sokağa inelim. Cumhuriyet rejiminin değiştirileceğini millete anlatalım. Milletvekillerini 60, 70 gün Mecliste boşu boşuna tutup, pet şişesi attırılıp sanki bu Mecliste AKP’nin girişimi engellenecek diye bir mesaj verip, halkı rehavete düşürmeyelim.Halk referandumda neyin değişeceğini tam olarak bilmiyor, rejim değişecek dedim. Sonra ne oldu?
akp evet kampanyasını hemen başlattı. Muhalefeti ise mecliste 60 gün oyaladı. Kılıçdaroğlu ise 60 gün sonra referandumda bu defa “evet” çıkabilecek yerleri değil zaten “hayır” çıkacak yerleri seçti ve sanki hayır kampanyası yapıyormuş gibi izlenim oluşturmaya çalıştı.İşte bu referandumun daha o an AKP’ye teslim edilmesi ve satılmasıydı. Bu defa referandum geçtikten sonra belli ki Erdoğan referandum değişikliği ile elde etmiş olduğu yetkilerin bir kısmını hemen kullanabilmek için bir baskın seçim hazırlığı yapıyordu. Partisinin MYK toplantısında kaç defa uyardım. Artık her an bir baskın seçim olabilir, hazırlığımızı ona göre yapalım dedim. Dediğim harfiyen oldu, Erdoğan çıkıp erken seçim tarihini 24 Haziran olarak verdi. O an Kılıçdaroğlu ve yanındaki şakşakçıların yüz ifadeleri görülmeliydi.
Cumhurbaşkanlığı konusunda halkı oyaladı
Bu defa, cumhurbaşkanlığı konusunda milleti oyaladı. Sanki uluslararası üne sahip çok büyük bir adayı getireceği izlenimi verdi, meğer heybesinde Gül varmış. Bu da ifşa olunca bu defa Gül, madem bana yar olmadı o zaman Muharrem İnce’yi harcarım dedi. İnce’de seçim gecesi ortadan kayboldu. CHP Genel Merkezinde ise utanç verici bir tiyatro kuruldu ve AKP’ye hem cumhurbaşkanlığı hem de meclis seçimi teslim edildi. Erdoğan’ın istediği anayasa değişikliği oldu ve tekrar cumhurbaşkanı seçildi.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve İnce sayesinde istediğini elde etti
Erdoğan, istediği tüm değişimi Kılıçdaroğlu ve etrafındaki biatçıları ile İnce sayesine elde etmiş oldu. Referandumu ve cumhurbaşkanlığını tereyağından kıl çeker gibi kazandı. Olan kandırılmış halka oldu, buna isyan ediyordum!
Kılıçdaroğlu’na verilen görev kaybetmekti iyi ‘kaybettiricidir’
Artık her şey net bir şekilde anlaşılmıştı. Kılıçdaroğlu’na verilen görev kaybetmekti. Siz bakmayın aslında İstanbul’u da kaybedecekti ama halk kendi oyuna sahip çıktı. İstanbul seçimleri sonrası Kılıçdaroğlu kendini toparlayamadı.
Referandumu Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimini İnce sattı
AKP’nin Kılıçdaroğlu’na verdiği görev her girdiği seçimi kaybedecek. Referandumu Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimini Muharrem İnce teslim etti, İnce seçim akşamı veri gelmedi diyor. İnce’ye sorarlar o zaman, madem veri gelmedi neye dayanarak adam kazandı mesajı attın? İnce’de cumhurbaşkanlığı seçiminde başarısız olarak halkta büyük hayal kırıklığı oluşmasına yol açtı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu kimlerin getirdiğini çok iyi biliyor ve bunu kullanıyor
Kılıçdaroğlu çok iyi bir kaybettirici, görevi kaybettirmek. Bunu iş başına FETÖ’cüler getirmiş. Erdoğan’da bunu çok iyi bildiği için oda bunu iktidarda kalmak için çok güzel kullanıyor.
Kılıçdaroğlu siz çok değerli bir insansınız, aday olabilirsiniz dedi
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Kılıçdaroğlu’yla görüşmek için randevu aldım. Görüşmede CHP içinde Gül’ün adaylığı konuşuluyor, CHP adayı Gül mü? Bu doğru mu? soruma hayır öyle bir şey yok dedi. Emin misiniz, değil mi dedim. Evet, dedi. Dört gün sonra ise Gül’ün adaylığı konusunda partide bir grubu görevlendirdiği ortaya çıktı.Kendisiyle ikinci defa görüştüm. Gül’ün adaylığı konuşuluyor. Böyle bir şey olamaz, ya siz aday olun ya da kafanızda birisi varsa onu destekleyelim dedim. Yoksa, o zaman bizi serbest bırakın biz de aday olalım. Nasıl olsa buna partinin ilgili organları netleştirecek dedim.Kılıçdaroğlu ise siz değerli bir insansınız. Elbette aday olabilirsiniz, nihayetinde partinin ilgili organları karar verir dedi. Bunun üzerine TBMM’de bir açıklama yaptım, partim uygun görürse cumhurbaşkanlığına adayım dedim. Adaylığımı açıkladıktan beş dakika sonra AKP içindeki FETÖ’ye yakın isimler benim adaylığımı itibarsızlaştırmaya başladı. Gerçekten çok ilginç gelişmeler yaşanıyordu. AKP içinde benim adaylığımı itibarsızlaştırmaya çalışan bu isimler daha önce FETÖ’yü bir şekilde desteklemiş ve sempati duymuş olmaları dikkat çekiciydi. AKP’deki bu insanların benim adaylığımla ilgili çıkışları zaten normal değildi.Aslında her şey bir kez daha net bir şekilde ortaya çıkıyordu. AKP’den sonra bu sefer CHP’deki FETÖ’cü kesimden Cumhurbaşkanlığı adaylığıma karşı açıklamalar birbiri ardına gelmeye başladı. Bir yerden düğmeye basılmıştı. Bunlar, hala Gül’ün çatı adayı olabileceğini düşünüyorlardı. Bana karşı hem iktidar hem de muhalefet kanadından yapılan organize saldırılar normal değildi. Ben her şeyi kuralına uygun bir şekilde yapmıştım. Kılıçdaroğlu ile görüştükten sonra partim uygun görürse adayım demiştim. Burada bir dayatma yok. Ben iddialı bir insanım, partinin genç dinamik yeni yüzlere ihtiyacı olduğunu, değişimin ancak gençler tarafından yapılacağını partideki çalışmalarım sırasında çok iyi anladım. Parti için tek çıkış yolu buydu.
Eskiler başaramadı tek çıkış yolu gençlerin önünü açmak
Eskiler başarsaydı, bugüne kadar parti muhalefette kalmazdı. Bu iş bu kadar net. Eskiler başaramadı, tartışmasız her şey çok net. BAŞARAMADILAR, BAŞARAMADILAR, BAŞARAMADILAR. Bu insanlar CHP’yi iktidara taşıyacak ara formüller üretemediler. Salon siyasetiyle, tek yaptıkları iş sadece koltuklarını korumak. Üstelik 1994’den beri sandıkların güvenliğini sağlayacak bir sistem dahi kuramadılar. Bu sürede sadece iktidarı oylarımız çalınıyor diye eleştirdiler. Siz oyunuza sahip çıkmazsanız, başkaları da çalar bu iş bu kadar basit. Ayrıca bu süreçte muhalefetin havuz medyasında dile getirilen isimler eskinin ürünü birçoğunun yaşı 65 üstü. Üstelik bu insanlar 20, 30, 40 yıldır CHP’de
siyaset yapıyorlar ve parti de 1994’den beri muhalefette daha başka bir söze gerek yok.
Yeni CHP’yi Deniz Baykal kurdu
Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim yeni CHP’yi Atatürk kurmadı. Atatürk’ten miras kalan CHP yok, herkes bunu çok iyi anlamalı. Öncelikle Atatürk’ün CHP’si sosyal demokrat ve sol görüşlü bir parti değil. Tam bağımsızlığı savunan bir parti. CHP 1980 ihtilali ile kapatılmıştı. Yeni CHP’yi Deniz Baykal kurdu.
Gerçekten bu süreçte kimlerin nerelere ayak bastığı neler yaptığı ortaya çıktı.
Dikkat edin bilhassa AKP ve CHP içinde beni itibarsızlaştırmaya çalışanlar daha önceden FETÖ’yü desteklemiş veya sempatisi olanlardı. Partilerde gün geliyor FETÖ’cüler birbirleriyle paslaşıyor. CHP’den aday oluyorum, ilk önce AKP’deki FETÖ’cüler beni itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Bu yapı (iktidar-muhalefet) havuz medyasında da var. Cumhurbaşkanlığı adaylığım sırasında iktidarın ve muhalefetin havuz medyasının beni itibarsızlaştırma girişiminde kullanılan metot aynıydı. Benim adaylığım sürecinde hem AKP hem de CHP içindeki FETÖ uzantıları beni hedef tahtasına oturttu. Bu nasıl tepkiydi, anlaşılır gibi değil.FETÖ’cüler partiler ve medya arasında Gül’ün adaylığı konusunda birbirleriyle anlaşmıştı. Örneğin; cumhurbaşkanlığı adaylığımı açıkladıktan bir saat sonra İstanbul’dan bir başkası, CHP’den cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklıyordu. O kadar organize ki bu iş. Bakıyorsunuz iktidar ve muhalefetin havuz medyasında FETÖ’cüler istedikleri yönde ters algı yapıyor. Bir bakıyorsunuz AKP medyası içinde FETÖ’cü uzantılar çıkıyor. Bu yapı bir noktadan yönetiliyor ve birbiriyle organize bir şekilde paslaşıyor. Bu karmaşık yapının bir kısmı Enver Altaylı’nın iddianamesinde net bir şekilde anlatılıyor.İktidar-muhalefet ve medyada belli yerlere gelenlerin geçmişte yaptıkları dikkat çekiciAKP ve CHP’de önemli görevlerde bulunan bazı isimler daha önce FETÖ’yü övmüş ya sempati duymuş veya aynı resimde bulunmuşlar. Örneğin; bu çerçevede daha önce Meclis başkanının açıklamaları var. Medyada da aynı durum söz konusu. Daha önce FETÖ’yü övenlerin bir kısmı şimdilerde Erdoğan’ı, bir kısmı da Kılıçdaroğlu’nu destekliyor. Ama bunlar daha önce FETÖ’yü övmüş desteklemiş ve aynı resimde bulunmuş gazeteciler. Tam bir komedi.
İktidarı ve muhalefeti kurgulayan bir yapı var
Türkiye’de iktidarı ve muhalefeti kurgulayan bir yapı var, milli aday istenmiyor. Ben mili bir insanım, cumhurbaşkanlığı adaylığımı açıklandıktan sonra bana iktidar ve muhalefetten ve medyanın iki kanadından yapılan saldırılar organizeydi. Ve bir noktadan yönetiliyordu.
Cumhurbaşkanlığı adaylığımı açıkladıktan sonra düğmeye basıldı
Bana CHP içinden yapılan saldırı aslında çok önceden başlamıştı. Cumhurbaşkanlığı adaylığımı açıkladıktan sonra partiden ihraç etmek için düğmeye basıldı. Dikkat edin, bilhassa AKP ve CHP içinde beni itibarsızlaştırmaya çalışanlar daha önceden FETÖ’yü desteklemiş veya sempatisi olanlardı. Bu çok ama çok önemli bir ayrıntı.Parti de kıpırdadığınız zaman disiplin soruşturması açılıyor, hemen size karşı medyayı çalıştırıyorlar bir bakıyorsunuz sizi AKP medyasıyla vuruyorlar. CHP içindeki FETÖ uzantıları AKP medyasını kullanarak bana organize saldırı yapılmasını sağlayarak ters algı oluşturdular. Evet, CHP’de önümü kestiler ve beni ihraç ettiler ancak ben o ruhu (Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Milliyetçi, yurtsever olmak) Yenilik Partisi’ni kurarak sağladım.
Yeni CHP iktidarın koltuk değneği
AKP’nin bugüne kadar iktidarda kalmasının en büyük sebebi yeni CHP’nin çok başarısız muhalefet yapan ve koltuğu bırakmayan üst yönetim kadrosudur. CHP üst yönetim kadrosu Erdoğan’ın şansı olmuştur..! Acı olan şu; CHP, AKP iktidarına alternatif olamadı. AKP, kendi başarısız yönetimi sayesinde CHP’yi birinci alternatif haline getirdi.”
Yapılan eleştirilere bakınca AKP ve CHP aynı elden yönetiliyor izlenimi ortaya çıkıyor
Bana karşı yapılan eleştirilere bakınca sanki AKP ile CHP aynı elden yönetiliyor. Bu iki parti gitmediği sürece ülke hep sıkıntıda olacak. İnsanlar bu iki ittifak grubunun içine sıkıştırılamaz. Halk alternatifsiz değil. Artık Türkiye’nin alternatifi ‘YENİLİK PARTİSİ’dir
Bana yapılan eleştiriler bir noktadan organize ediliyor
Bir de utanmadan bunları biliyordun da niçin partiden daha önce istifa etmedin diye eleştiri getiren samimiyetsizler var. Bunlar yaşanarak öğrenilir. Bu işler bugünden yarına öğrenilmez. Bir şeyi duymak başka gelişmelerin birinci tanığı olarak yaşayarak öğrenmek başka. Ben nereden bilebilirim ki içinde bulunduğum partinin bazı milletvekillerinin bana karşı iktidarın havuz medyasını kullanarak ters algı oluşturduğunu. Siz nerden bilebilirsiniz ki AKP ve CHP’deki bazı FETÖ unsurlarının veya medyadaki (iktidar-muhalefet) unsurların birbirleriyle paslaştığını? Ben tüm bu olayları birinci tanığı olarak yaşadım gördüm ve baş kaldırdım artık yeter dedim. Zaten partideki son aylardaki çıkışlarım boşuna değildi.
Bir başka eleştiri konusu ise CHP olmasaydı seni kimse tanımazdı konusu
Ayrıca seni daha önce kim tanıyordu, CHP olmasaydı seni kimse tanımazdı şeklindeki dürüst olmayan, önyargılı eleştirileri de yeri gelmişken yanıtlamak istiyorum. Ben büyükelçilik makamına yükselmiş bir diplomatım. Devletin her kademesinde görev yaptım. CHP milletvekili olmadan önce de Türk halkı beni tanıyordu. Trollere seslenmek istiyorum. Kemal Beyi önceden kim tanıyordu veya CHP’de diğer milletvekillerini daha önce kim tanıyordu? Troller aklını başına alsınlar, ilk önce cumhuriyet rejiminin yıkılmasının sorumluları kim sorusunun cevabını versinler.
Yenilik Partisi halkı cumhur ve millet kapanından kurtaracak