Gerçek urfa Haber Ajansı Köşe Yazarı ve Eğitimci Hasan Yıldız, bu haftadaki konusunu Bir Müslüman Nasıl Davranmalı?, Müslüman Olmak Yetiyor mu?, Bir Müslüman'nın Toplumdaki Yeri ? köşe yazısıyla siz değerli okurlarına paylaşıyor.
MÜSLÜMANCA DAVRANIŞ SERGİLEMEK
“Benim dinim insana, yaralıya, hele de yaralı yerinden vurmayı yasaklıyor. Eğer o durumdayken bir de ben oradan yüklenip oraya vursaydım, sakat da kalabilirdi. Madalya için bunu ona yapamazdım.”Alıntı yaptığım bu sözler, 1984 yılında Amerika Birleşik Devletlerinin Los Angeles şehrinde yapılan yaz olimpiyatlarında Mısır Judo Millî Takımı oyuncusu Muhammed Ali Rişvan’inin finalde rakibi Japon Yaşuhiro Yamashita ya kaybettiği müsabaka sonrası söylediği muhteşem sözlerdir. Bu sözlerin hikâyesine biraz değinmek istiyorum. Müsabakaların başladığı İlk günden itibaren Muhammed Ali Rişvan rakiplerini teker teker yenerek nihayet finale kalır. Finalde Japon rakibiyle karşılaşır. Müsabakalar sırasında Yamashita'nın sağ kasları yırtılmıştır ve final karşılaşmasına sakat olarak çıkar. Yamashita sol ayağıyla yürüyor, sağ ayağını resmen sürüklemektedir peşinden. Maç sırasında Muhammed Ali'nin antrenörü kenardan sürekli bağırır: -Sağ bacağına oyna!, Sağ bacağına vur!Muhammed Ali'nin rakibinin sağ ayağına bir defa vurması yetecekti. Fakat yapmadı. Yenildi ve gümüş madalya ile yetinmek zorunda kaldı. Maçtan sonra etrafını saran bütün gazetecilerin sorusu aynıydı:-Niçin? Neden yapmadın?Muhammed Ali Rişvan bu soruya verilecek en güzel cevabı vermişti. “Benim dinim insana, yaralıya, hele de yaralı yerinden vurmayı yasaklıyor. Eğer o durumdayken bir de ben oradan yüklenip oraya vursaydım, sakat da kalabilirdi. Madalya için bunu ona yapamazdım.”Muhammed Ali Rişvan’ın bu tavrı ayakta alkışlandı ve Uluslararası Fairplay Komitesi bir yıl sonra 1984 Fairplay Ödülü'ne onu layık gördü. Daha sonra gittiği Japonya'da, bütün ülkenin onur konuğu olarak, bir kral gibi karşılandı.Muhammed Ali Rişvan’i yaptığı bu davranışla;Hz. Peygamber'e (asm) yüzyıllar öncesinden sorulan "Müslüman kime denir?" sorusuna- Güzel ahlâklı olana denir. Ve hemen akabinde sorulan- Güzel âhlâklı olmak ne demektir?" sorusuna ise- İşlediği her amelinden kimseye bir zararı olmayan, olsa olsa yarar sağlayan insandır. Cevabını taçlandıran. Müslümanın, Müslüman olduğunu, yaşadığı hayatla ispat etmesi gerektiğinin en güzel örneğini sergilediğine şahit oluyoruz.Muhammed Ali Rişvan’ın bu tavrından etkilenenler İslâm dinini incelemeye başlamış. Hatta onun İslâmiyet’in gereği olarak sergilediği bu davranışından dolayı dünya genelinde elli bin kişinin Müslüman olduğu söylentisi yayılmıştı. Bugün 67 yaşında olan Muhammed Ali Rişvan Ülkesinde judo hakemi ve antrenör olarak devam etmektedir. Eşi de bir Japon olan Rişvan Mısır ve Japonya arasında kültür elçisi olarak misyonuna devam ederken. Bu olay Muhammed Ali Rişvan’a, belki de hiçbir madalya ile sahip olamayacağı bir ün kazandırmıştır. Muhammed Ali Rişvan Müslümandı ve bir Müslüman gibi davrandı. Onun yaptığını yapabilmek elbette herkesin harcı değildir. İnandığı gibi yaşayan Muhammed Ali Rişvan belki olimpiyat oyunlarında altın madalyayı kaybetti; ama gönüllerde öyle unutulmaz bir insanlık madalyası aldı ki. İnsanlık var olduğu sürece onun bu hikâyesi unutulmayacaktır.Bizim de yapmaya mecbur olduğumuz davranışlarımızın hepsinin hedefi, gayesi ve sonucu itibariyle Müslümanca davranmak olmalıdır..
Üstadın dediği gibi:“Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalâtını ef’alimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslamiyet’e girecekler; belki Küre-i Arz’ın bazı Kıta’ları ve devletleri de İslâmiyet’e dehalet edecekler.”HASAN YILDIZ (Eşref AZİZOĞLU)Eğitimci Yazar