Şanlıurfa Barosunda yapılan basın açıklamasında ;Birleşmiş Milletler (BM) tarafından, 20 Kasım 1989 tarihinde,tüm dünya çocuklarını korumak, yaşam koşullarını iyileştirmek ve çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini önlemek amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ imzalanmış ve o tarihten günümüze 20 Kasım ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak ilan edilmiştir.Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen sözleşmeyi Türkiye Ekim 1990’da imzalamış ve sözleşme ülkemizde 1995 yılında yürürlüğe girmiştir.Çocuk hakları, hem kanunen hem ahlaki olarak dünya üzerindeki bütün çocukların din, dil, mezhep, tabiiyet, ırk ayrımı yapılmaksızın, doğuştan sahip oldukları; yaşama, barınma, sağlık, eğitim, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma ve benzeri gibi haklarını tanımlamakta kullanılan evrensel bir kavramdır.Sözleşmenin kabul edilmesinin üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen dünyada olduğu gibi ülkemizde de çocuk hak mağduriyetleri artarak devam etmektedir.Ülkemizde geçtiğimiz günlerde kabul edilen Ceza Muhakemeleri Kanununda yapılan değişiklikle, katalog suçlarda somut delil aranmasına ilişkin düzenlemeler de yine çocuk hak mağduriyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Zira katalog suçlar arasında sayılan çocuğun cinsel istismarı suçlarında, çocuğun beyanının dışında ‘’somut delil’’aranması ,bu suçlarda etkin soruşturmanın yapılamaması sonucunu doğurmakta ve neticede failin cezasızlığı ile sonuçlanmaktadır.Çocuğun cinsel istismarı suçu, niteliği gereği ispatı en zor suçlardan olup, fail ile mağdurun genellikle yalnız olduğu, failin mağdur üzerindeki baskısı nedeniyle biyolojik delil, kamera kaydı yahut tanık gibi delillerin bulunmadığı suçlardandır. Bu itibarla, çocuğun beyanının esas alınmadan yapılan soruşturma ve yargılamalar, tutuksuz yargılama ve netice itibarı ile cezasızlıkla sonuçlanmaktadır.Şanlıurfa Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak, bu gerekçe ile verilen kararları özellikle ve üzülerek takip ettiğimizi, çocuğun üstün yararı ilkesi gereğince sürecin de sonuna kadar takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz.Türkiye genelinde çocuk işçi olarak çalıştırılan fiziksel, duygusal ve cinsel istismara uğrayan, sokakta yaşamak zorunda bırakılan, sağlık, güvenlik, beslenme ve eğitim gibi temel haklarından yoksun bırakılan çocuklarımızın sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Geçtiğimiz yıl ; pandemi nedeniyle uzaktan eğitim modeli uygulanması çocukların eğitim noktasında yaşadıkları fırsat eşitsizliğini gözler önüne sermiştir. Yine, bu uzaktan eğitim modeli, şiddete maruz kalan çocukların kimi zaman şiddet failleri ile aynı evde kalması sonucunu doğurmuş, çocukların adalet sistemine ulaşmaları zorlaşmıştır. Uluslararası Af Örgütü’nün verdiği bilgilere göre pornografi, şiddet ve yasa dışı faaliyetlerin çokça görüldüğü ülkelerde çocuk istismarı had safhalara ulaşmaktadır. Dünyada iş çevrelerinde istihdam edilen çocukların sayısı yaklaşık olarak 151 milyonu geçmektedir.Bu sayının yaklaşık yüzde 71'i tarım sektöründe çalışırken, yüzde 69'u kendi aile işlerinde karşılıksız çalışmakta; çocuk işçilerin 72,5 milyonu sağlığını, güvenliğini ve ahlaki gelişimini tehdit eden sektörlerde çalışmak zorunda bırakılmaktadır.Yine UNİCEF raporlarına göre dünya çapında erken yaşta evliliklerin sayısının toplamda 765 milyonu geçtiği bilinmekte ve bugün çocuklar hâlâ toplumun istismara en açık ve savunmasız grubunu teşkil etmektedir.Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz yıllarda açıkladığı verilere göre 5-17 yaş grubunda olan çalışan çocuk sayısı 720 bini bulurken, bu çocukların 146 bini 5-14 yaş grubunda bulunuyor. Çalışan çocukların yüzde 30.8'itarım, yüzde 23.7'si sanayi, yüzde 45.5'i ise hizmet sektöründe yer alıyor. Resmi rakamlara göre 6-17 yaş grubundaki 15 milyon 247 bin çocuktan 893 bini çalışmaktadır.Tüm bunlarla birlikte ülke genelinde çocukların maruz kaldığı hak ihlalleri bölgemizde barınmakta olan mülteci çocuklar açısından da çok vahim sonuçlar doğurmaktadır.Şöyleki ; resmi olmayan verilere göre mülteci çocukların ilkokuldan liseye öğrenim görme sayılarında düşüş bulunmaktadır. Bunun temel nedeni ise yoksulluk ve çocuk işçiliğidir.Türkiye'de çocukların, temel insan haklarıyla bire bir ilintili olan yaşama hakkının da bölgemizde son yıllarda ihlal edildiği ve zırhlı araçların neden olduğu yaralanma ve ölüm olaylarında artış olduğu görülmektedir.Evlerinin önünde oyun oynayan çocukların görüş kapasitesinin neredeyse hiç olmadığı zırhlı araçlarla karşı karşıya gelmesi neticesinde bu araçlar çocuklarımızın ağır şekilde yaralanmasına hatta ölümüne neden olmaktadır. Bu nedenle’’ ZIRHLI ARAÇ CİNAYETLERİNE’’ derhal son verilmeli ve bu araçlar yaşam alanlarından uzaklaştırılmalıdır.Şanlıurfa Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak; çocuklarımız için mücadelemizin her alanda devam edeceğini her türlü hak ihlallerinin engellenmesi için çalışacağımızı bildirir tüm dünya çocuklarının 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününü Kutlarız.
GÜNDEM
Yayınlanma: 19 Kasım 2021 - 18:27
Şanlıurfa Barosundan Çocuk Hakları ile İlgili Basın Açıklaması Yapıldı
GÜNDEM
19 Kasım 2021 - 18:27