Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, partisinin genel merkezinde bilim adamları ile düzenlediği basın toplantısında geçtiğimiz günlerde Meclis'te oybirliği ile onaylanan Paris İklim Anlaşması'nın tehlikelerine dikkat çeken önemli açıklamalarda bulundu.Hedefimiz sadece Türkiye değil tüm insanlığın selametidirErbakan, konuya ilişkin şunları söyledi: "Yeniden Refah Partisi olarak ve Milli Görüşçüler olarak sadece Türkiye için değil tüm insanlığın kurtuluşu ve selameti için çalışıyoruz ve asıl hedefimiz adaletin, refahın, huzur ve barışın hakim olduğu yeni bir dünyanın kurulmasıdır. Kendileri dışında tüm insanlara düşman olan, tüm insanlığı kendilerine köle yapmak isteyen bir avuçluk imtiyazlı zümrenin planları, hedefleri ve bunlar doğrultusunda oynadıkları oyunlarla ilgili uyarı vazifelerini de yapmak durumundayız. Covid-19 sürecinde kamuoyuna uyarılarda bulunduk, bu konuda yapmış olduğumuz açıklamalar sadece Türkiye’de değil, İsrail ve bazı Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere tüm dünyada ses getirdi. Bunun öncesinde, İstanbul Sözleşmesi karşısında parti olarak verdiğimiz mücadele kamuoyunun malumudur. Her iki konuda da imtiyazlı zümrenin, küresel güçlerin fazlasıyla tuzu-biberi olduğunu delilleriyle ifade ettik. Bugün de gündemimizdeki "Paris İklim Anlaşması, 2015 yılında yapılan müzakereler sonrasında 196 ülke tarafından kabul edilmiş ve Türkiye tarafından 22 Nisan 2016'da imzalanmıştı. Ancak Türkiye, Sn. Cumhurbaşkanı’nın en son ABD ziyaretine kadar anlaşmayı onaylamamıştı. Bu ziyaret sonrası anlaşma bu ay TBMM Genel Kurulu’na getirildi ve muhalefet partilerinin de “evet” oylarıyla onaylandı. Tıpkı İstanbul Sözleşmesi’nde olduğu gibi, Hükümet ve Muhalefet bir olup, tarihin en hızlı oylamalarından bir tanesini yaparak, bu sözleşmeyi de TBMM’de firesiz ve şerhsiz şekilde onayladılar."
İklim Anlaşmasını dayatanlarla İstanbul Sözleşmesinin arkasındaki güçler aynı!“Paris İklim Anlaşması”nı dünyaya dayatanlarla, “İstanbul Sözleşmesi” ile Türkiye'de ve diğer ülkelerde sinsice eşcinselliği yaygınlaştırmak ve aileyi yıkacak her türlü yasayı çıkarmak için uğraşan mihrakların aynı olduğunu vurgulayan Erbakan, "Sözde “kadın haklarını savunmak”, “kadına yönelik şiddeti önlemek” gibi kimsenin karşı çıkamayacağı ve toplumun benimseyeceği birtakım söylemleri İstanbul Sözleşmesi’nin asıl maksadına kılıf yaptıkları gibi, bu iklim sözleşmesini sunarken de asıl amacı gizleyerek tüm insanlığı manipüle etmektedirler; “Küresel ısınmayı engellemek, atmosferi, havayı, suyu ve toprağı korumak” gibi birtakım güzel cümlelerin altına, asıl planlarını profesyonel bir şekilde gizlemektedirler." şeklinde konuştu.Bütün amaç insanlığı imtiyazlı zümreye köle yapmak!Sera gazı seviyesi ve karbon emisyonları ölçümlerine bakıldığı zaman, kirlilikten en sorumlu ülkelerin “G7 ülkeleri” ile Çin ve Rusya olduğu açıkça görülebileceğini belirten Erbakan, "Fosil yakıtlarla üretim yapan ve karbon ve sera gazı yayılımı ile doğayı en fazla kirleten ülkeler yine bunlardır. Maksat sadece küresel ısınmanın önüne geçmek, sera gazı ve fosil yakıtların karbon salımını önlemek ise, asıl olarak öncelikle bu ülkelere müdahale edilmesi gerekiyorken, Siyonist güçler bu sözleşmeyi baskı ile veya kredi vaadi ile zorla dikte ederek, tam 196 ülkeye, yani aslında tüm dünyaya imzalatmışlardır. Bütün bunlar tek merkezden yönetilen, tüm insanlığın imtiyazlı zümreye köle yapıldığı “tek dünya devleti” yolunda atılan bilinçli adımlardır." ifadelerini kullandı.Milyarlarca insan açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacak!Küresel ısınmanın sebebi olarak yüksek insan nüfusunu ve bu nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan üretimi, sera gazı yayan büyükbaş hayvanları sebep gösteren küresel güçlerin, küresel ısınmanın önlenmesi için, büyükbaş hayvanların itlaf edilmesi, bunun yerine yapay et tüketimine geçilmesi gerektiği fikrini savunduklarını belirten Erbakan "Binlerce yıldır et, süt, yün, deri, ısı ve enerji gibi sayısız fayda sağlayan bu hayvanların hele bir de metan gazı üretmelerine çözüm getiren metodlar da olduğu halde, suçlu gösterilip yok edilmeye çalışılması bilimsel ve iyi niyetli bir yaklaşım değildir. Böyle bir vahşetin gerçekleştirilmesi halinde, geçimini büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkla sağlayan 1,3 milyar insanın ve hayatını süt hayvancılığıyla idame ettiren 100 milyona yakın kadının da işsiz kalacağını da çok iyi biliyorlar. Küresel gıda (protein) temini ve beslenmede çok önemli rol oynayan çiftlik hayvanlarının yok edilmesi, milyarlarca insanı aç kalma tehlikesiyle da karşı karşıya getirecektir." uyarısında bulundu.İnsanlığı Bill Gates'in yapay etine bağımlı yapmak istiyorlar'Sözleşme incelendiğinde asıl gayenin, tüm ülkelerin tarımına, hayvancılığına, gıda üretimine, su kaynaklarına müdahale maksadı taşıdığı görülmektedir.' diyen Erbakan, "Sözde sera gazına sebep olan büyükbaş hayvancılığın her ülkede bitirilmesini istiyorlar. Zira Bill ve Melinda Gates Vakfı'nın öncülüğünde üretilen yapay kırmızı et, yapay beyaz et ve yapay balık eti tüketimi konusunda insanlığa türlü yalanlarla yeni tüketim alışkanlıkları kazandırmak, doğal döngüyü yıkmak, Cenabı Allah’ın koymuş olduğu düzeni bozmak ve insanlığı beslenme konusunda kendilerine bağımlı yapmak istiyorlar. Bu oyunun senaryo yazarı güçlerin şirketleri tarafından üretilen ve aslında son derece zararlı ve hatta kanserojen olan yapay etin, doğal etlerden çok daha faydalı ve çok daha sağlıklı olduğu yalanını insanların zihinlerine kazımaya çalışıyorlar." şeklinde konuştu.Yeniden Refah olarak sonuna kadar bu güçlerle mücadele edeceğizYeniden Refah Partisi olarak insanlığın selameti ve bu yanlışlardan dönülmesi için mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini tüm kamuoyunun bilmesi gerektiğini vurgulayan Erbakan, küresel güçlerin insanları korkuttukları sorunların çözümünün; Dünya nüfusunu azaltmak, insanları küçültmek, büyükbaş hayvanlarını yok etmek, doğal tarımı ortadan kaldırmak gibi şeytani yöntemleri uygulamak olmadığını; israfı, gereksiz tüketim çılgınlığını, sömürüyü önleyerek, kaynakların paylaşımında adaleti tesis ederek, daha verimli tarım ve hayvancılık uygulamalarını hayata geçirmek olduğunu belirtti.
İklim Anlaşmasını dayatanlarla İstanbul Sözleşmesinin arkasındaki güçler aynı!“Paris İklim Anlaşması”nı dünyaya dayatanlarla, “İstanbul Sözleşmesi” ile Türkiye'de ve diğer ülkelerde sinsice eşcinselliği yaygınlaştırmak ve aileyi yıkacak her türlü yasayı çıkarmak için uğraşan mihrakların aynı olduğunu vurgulayan Erbakan, "Sözde “kadın haklarını savunmak”, “kadına yönelik şiddeti önlemek” gibi kimsenin karşı çıkamayacağı ve toplumun benimseyeceği birtakım söylemleri İstanbul Sözleşmesi’nin asıl maksadına kılıf yaptıkları gibi, bu iklim sözleşmesini sunarken de asıl amacı gizleyerek tüm insanlığı manipüle etmektedirler; “Küresel ısınmayı engellemek, atmosferi, havayı, suyu ve toprağı korumak” gibi birtakım güzel cümlelerin altına, asıl planlarını profesyonel bir şekilde gizlemektedirler." şeklinde konuştu.Bütün amaç insanlığı imtiyazlı zümreye köle yapmak!Sera gazı seviyesi ve karbon emisyonları ölçümlerine bakıldığı zaman, kirlilikten en sorumlu ülkelerin “G7 ülkeleri” ile Çin ve Rusya olduğu açıkça görülebileceğini belirten Erbakan, "Fosil yakıtlarla üretim yapan ve karbon ve sera gazı yayılımı ile doğayı en fazla kirleten ülkeler yine bunlardır. Maksat sadece küresel ısınmanın önüne geçmek, sera gazı ve fosil yakıtların karbon salımını önlemek ise, asıl olarak öncelikle bu ülkelere müdahale edilmesi gerekiyorken, Siyonist güçler bu sözleşmeyi baskı ile veya kredi vaadi ile zorla dikte ederek, tam 196 ülkeye, yani aslında tüm dünyaya imzalatmışlardır. Bütün bunlar tek merkezden yönetilen, tüm insanlığın imtiyazlı zümreye köle yapıldığı “tek dünya devleti” yolunda atılan bilinçli adımlardır." ifadelerini kullandı.Milyarlarca insan açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacak!Küresel ısınmanın sebebi olarak yüksek insan nüfusunu ve bu nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan üretimi, sera gazı yayan büyükbaş hayvanları sebep gösteren küresel güçlerin, küresel ısınmanın önlenmesi için, büyükbaş hayvanların itlaf edilmesi, bunun yerine yapay et tüketimine geçilmesi gerektiği fikrini savunduklarını belirten Erbakan "Binlerce yıldır et, süt, yün, deri, ısı ve enerji gibi sayısız fayda sağlayan bu hayvanların hele bir de metan gazı üretmelerine çözüm getiren metodlar da olduğu halde, suçlu gösterilip yok edilmeye çalışılması bilimsel ve iyi niyetli bir yaklaşım değildir. Böyle bir vahşetin gerçekleştirilmesi halinde, geçimini büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkla sağlayan 1,3 milyar insanın ve hayatını süt hayvancılığıyla idame ettiren 100 milyona yakın kadının da işsiz kalacağını da çok iyi biliyorlar. Küresel gıda (protein) temini ve beslenmede çok önemli rol oynayan çiftlik hayvanlarının yok edilmesi, milyarlarca insanı aç kalma tehlikesiyle da karşı karşıya getirecektir." uyarısında bulundu.İnsanlığı Bill Gates'in yapay etine bağımlı yapmak istiyorlar'Sözleşme incelendiğinde asıl gayenin, tüm ülkelerin tarımına, hayvancılığına, gıda üretimine, su kaynaklarına müdahale maksadı taşıdığı görülmektedir.' diyen Erbakan, "Sözde sera gazına sebep olan büyükbaş hayvancılığın her ülkede bitirilmesini istiyorlar. Zira Bill ve Melinda Gates Vakfı'nın öncülüğünde üretilen yapay kırmızı et, yapay beyaz et ve yapay balık eti tüketimi konusunda insanlığa türlü yalanlarla yeni tüketim alışkanlıkları kazandırmak, doğal döngüyü yıkmak, Cenabı Allah’ın koymuş olduğu düzeni bozmak ve insanlığı beslenme konusunda kendilerine bağımlı yapmak istiyorlar. Bu oyunun senaryo yazarı güçlerin şirketleri tarafından üretilen ve aslında son derece zararlı ve hatta kanserojen olan yapay etin, doğal etlerden çok daha faydalı ve çok daha sağlıklı olduğu yalanını insanların zihinlerine kazımaya çalışıyorlar." şeklinde konuştu.Yeniden Refah olarak sonuna kadar bu güçlerle mücadele edeceğizYeniden Refah Partisi olarak insanlığın selameti ve bu yanlışlardan dönülmesi için mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini tüm kamuoyunun bilmesi gerektiğini vurgulayan Erbakan, küresel güçlerin insanları korkuttukları sorunların çözümünün; Dünya nüfusunu azaltmak, insanları küçültmek, büyükbaş hayvanlarını yok etmek, doğal tarımı ortadan kaldırmak gibi şeytani yöntemleri uygulamak olmadığını; israfı, gereksiz tüketim çılgınlığını, sömürüyü önleyerek, kaynakların paylaşımında adaleti tesis ederek, daha verimli tarım ve hayvancılık uygulamalarını hayata geçirmek olduğunu belirtti.